Tipler Projektör

Parola: Davet edilmeyi bekle!

Projektör aurası, bir diğerinin aurasına odaklanarak kendini tanımak için benzersiz bir kapasite kazandırmaya odaklanma yeteneğiyle bağlantılı…

Projektörün enerji yapısı farklı çalışır. Çok sıkı bir gözlem yeteneği var; Diğer tiplerin aurasını gözlemlemek üzerine çalışan bir aura; Enerji yatırımcısı arar. Fark edilmek ister. Diğerlerinin kimliğine ( öz benliğine ) odaklanır. Enerji kaçaklarını görür. Rehberlik eder. Kendini ortaya çıkarır.

Strateji: Davet bekle!

Sözlü veya yazılı veya bedensel ifadelerle veya tetikleyicilerle davet geldiğinde projektör fark edilmiş olur. Fark edildiği auranın öz benliğine ulaşan sürükleyici aurası ile odaklanır, böylelikle diğer auradaki enerji kaçaklarına rehberlik edebilir ve kendisi için de uygun malzemelere ulaşır.

Hayatında çok önemli olan olaylarda; aşk, yaşayacağı yer, çalışacağı yer gibi önemli olaylarda sözlü davet çok önemli olur. Böylelikle kendisi için en uygun alanı ve koşulları oluşturabilir.

Projektör, gördüğü enerji kaçaklarına rehberlik edebiliyorsa, kendisi için malzemeler oluşturabiliyorsa “başarı” hissine ulaşır, ulaşamazsa “ acı “ hissi ile derinden sarsılır.

İlişkilerin, Projektörle belli bir şekilde gitmesi için her zaman belli bir saygıyla yaklaşılması gerekir. Çünkü projektör kendisinin fark edilmesini bekler. Çoğu projektör ilk acı hissini çocukken alır. İlk sorunlar çocukken başlar. İlk tırmalama davranışları çocukken oluşur; “ ben buradayım” “ ben buradayım “ beni, benim için gör” davranışları. Bu öz olmayan “acı” temasını hayata taşırlar. Bu acı, kendi özellikleri için fark edilmemenin getirdiği acı olur. Bunun karşılığı olan fark edilmesi ise başarı hissi getirir.

Projektörün, Mekanik yapısı itibariyle yaşam enerjisine ihtiyacı olur dolayısıyla enerjisini istikrarlı bir şekilde kullanmayı öğrenmek zorunda. Enerji yatırımcısı arar; davet edilmeyi beklerken kendisine birilerinin enerjisini açmasını bekliyor. Sakral merkezin ürettiği enerjilere sahip değil; Yaşam enerjisi, Cevap Verebilirlik, Uygunluk, Cinsellik, Doğurganlık ve maddi dünyada verimlilik. Kendisi dışında var olan bu sakral enerjiye erişim sağlaması gerekir. Kendisi için doğru sakral enerjisine ise stratejisi doğrultusunda ulaşır.

Projektör oldukça hassas olur. Özüne uygun yaşayabilmesi ve strateji ve otoritesine uygun olabilmesi için kendi zihin mekanizmasını ve sistemini çok iyi anlaması gerekir; Kendisini, çok iyi anlaması lazım.

Kendisini gerçekten çok iyi anlayabilmesinin işaret direği zihnini gerçekten anlaması ile orantılı. İnsanlarla diyalogunu çok iyi gözlemlemesi ve anlaması gerekir. Eğer bir şekilde enerji onu özünden uzaklaştırırsa projektör bunu fark etmekle ilgili ciddi sıkıntı yaşıyor. Sakral enerjisinden beslenen projektör kendisini anlamadığında bir jeneratörmüş gibi yaşayabiliyor. Buda uzun vadede çok büyük zarar veriyor; Yeter seviyesini bilmemek, alan tanımamak, zaman tanımamak zarar veriyor. Projektör ve jeneratör arasında özel bir ilişki var; projektörün sakral enerjisine ihtiyacı var, jeneratörünse her daim çalışan sakral motor merkezi var.

Toplumun % 70’i jeneratörler, % 21’i projektörler, buda projektör kendini anlamadığında, strateji ve otoritesine uygunluk sağlamadığında sürekli jeneratörlerden gelen yaşam enerjisini kendisinin sanıp sürekli zıp zıp zıplayan, yorulmak nedir bilmeyen bir yapının içine sokabilir. Zaman zaman etrafındaki sakral enerjisinden sıyrılabilmek ve kendinin iç seviyesini ölçebilmesi için uzanması gerekir. Ara ara uzanmak; dikey pozisyondan yatay pozisyona geçmek iyi gelir; jeneratörlerden gelen sakral enerjiyi boşaltır.

Bir keresinde danışanım olan dokuz yaşındaki Projektör Efe, “ Senin söylediğin gibi ara ara uzanıyorum ve kalktığımda büyülenmiş gibi hissediyorum” demişti.

Kalabalıkta yoğun sakral enerjisinden dolayı yerinizde duramıyor zıp zıp oluyorsanız sonra da tükendim diye yerlerde sürünüyorsanız ara ara uzanmayı denemelisiniz.

Uyku; Projektör, yatağa, uykusu gelmeden önce girip yatakta vakit geçirebilmeli; sakral enerjiyi boşaltması gerekir. Gün içinde de sık sık uzanıp dinlenmesi gerekir.

Projektörün, aurası odaklanmış ve sürükleyici; bire bir, birine odaklanan aura. Jeneratörün karşısındaki bir projektör, jeneratöre dünyada kendisinden başkası yokmuş gibi hissettirebilir. Çünkü direk olarak jeneratöre odaklanmış olur. Odaklandığı kişinin sisteminde, nerde enerji kaçağı var, nerelerde sıkıntı var, nerelerde bir şeyler yanlış yapılıyor, sistemde nerede sorun var onlara bakıyor. Projektör, ara ara “Salak mı bunlar niye göremiyorlar” algısına girer. Çünkü Jeneratörlerin asla göremeyecekleri şeyleri zınk diye görür bu yüzden de “bunu nasıl göremezler” diye öz olmayan benlikte şikâyete başlar; Gördüğü şeyleri söylemeye kalkar “ bunu şöyle yapıyorsun böyle yapıyorsun “ böyle olması lazım niye böyle yapıyorsunuz yanlış yapıyorsunuz. Davet beklemeden bunu söylemeye başladığında ise darbe yemeye başlıyor. Mesela, yönetmeye çalışır; “şu şöyle olacak böyle olacak” etrafındakiler duymayınca, dikte etmek için dikte ettirmek isteyince tırmalamaya başlıyor. Bu sefer, “sen kimsin, sana mı sorduk” kavgaları başlıyor. Projektör, sistemdeki problemi görür ama ifade edebilmesi için karşı tarafın dinlemeye hazır olması lazım. O yüzden davet önemli. Karşı taraf, davet ederken enerjisini açtığı için söylediği şey projektörün fark edilmesini getirir. Bazen, sunulan davet geride çekilebiliyor. Sunulan enerji geri çekildiğinde ise projektör dayak yemişe dönebiliyor. Projektör, gözlemlediği şeyleri çok yoğun aktarır. Ortamını beklemezse duymaya hazır olmayan onu duymuyor. Ortam açıldığında ise “ aaa evet öyle, haklısın” diyor. Projektör, kapıyı çalıp, kapı açıldığında içeri girip ondan sonra gözlemlerini söylemek için tasarlanmış bir aura tipi. O yüzden odaklanmış ve sürükleyici bir aurası var. Bire bir çalışmak için. Kendi özellikleri için fark edildiğinde, gözlemleri değerli bulunduğunda, davet aldığında, enerji kendine açıldığında kendini başarılı hissediyor. Başarının tarifi projektör için böyle.

Projektörün, “Yeter” seviyesini öğrenmesi gerekir.

Aurasına girip en kolay iletişim kurabileceği tip jeneratör. Çünkü en rahat etkileşim içinde olabileceği jeneratörler, auraları aracılığıyla sakral merkezlerinden yaşam enerjisi sunuyorlar.

Projektörün, Var oluş sorusu, sen kimsin? Karşısındakinin kim olduğunu anlamaya çalışır. Enerjisini neye göre kullandığını öğrenmeye çalışır. Kullanırken nerelerde kaçak yarattığını anlamaya çalışır ona rehberlik yapmaya çalışır. Rehberlik yapabilmesi için karşısındakinin kim olduğunu benliğini çözebilmesi lazım. Analiz etme yönü yüksek bir tipten bahsediyoruz. Hep merak ettiği sen kimsin? Karşısındakinin kim olduğunu bulmayı istiyor, diğerinin kim olduğunu merak ediyor. Diğer Sistemleri incelemek projektör için çok önemli; Kendini ve yaşamını bu öğrendiği sistemler doğrultusunda öğrenip şekillendirir.

Genelde projektörlere, Human Design sisteminin tam kapsamlı derinliğine inmelerini ve uzmanlaşmalarını öneririm. Human design sisteminin kurucusu RA derki; Projektörler, ellerinde kişisel fişleri ile “ sizin prizinize fişimi takabilir miyim?” diyerek dolaşırlar. Fişi takacağı yer sakral bu yüzden jeneratöre gitme eğilimi çok fazla. Jeneratörde eğer sağlıklı bir sakral enerjisi sunuyorsa projektörün zıp zıp fırlayan enerjiden çıkıp yeter seviyesini dengelemesine yardımcı olur.

Auralar, hangi tip aura olursa olsun bizleri korur, karşılığında istediği ise stratejiye uygun davranmak; projektör davet beklerse “Başarı” ile fırsatları getiren aura, davet beklemezse “ Acı” veriyor.

Tekrar edersek; Stratejisi, davet beklemek! Davet edilirse kendini keşfetme fırsatı yakalayacak ve burada bir fırsat çıkıp çıkmayacağının kararını otoritesi ile belirleyecek. Her davet, öz enerjiye ulaşım sağlayabileceği davet olmayabilir. Projektörün fark edilmesi ve tanınması gerekir.

Projektörlerin aurası, kişisel fırsatlarını, davet üzerine, auralara odaklandığında, ortaya çıkan tepkiyle ( cevapla ) ilgilenir. Bu tepkilerle auranın ve auranın içindeki kendisi için ortaya çıkacak malzemeleri oluşturur.

Aslında, Projektörler diğerlerinin auralarının peşinde değiller, ancak diğer auralar projektörlere erişebilecek şekilde tasarlanmış. Bir projektör, ÖZ enerjinin nerede ve nasıl kullanılması gerektiğini derinlemesine anlamak için burada. Aura’ları bu şekilde odaklandığından insanlar “davet” ederler ve bu da projektörlerin çevrelerindeki koşullandırma güçlerinin etkisinden kurtulmalarını kolaylaştırır.

Bir projektör herhangi bir şeye davet edilmeli ve bu davetin kendi iç otoritesine dayanarak doğru olup olmadığını ölçmeli. Bunu nasıl yapabilir? Ayça, dalak otorite Diyor ki; “ Eğer ben biriyle temasa geçtiğimde, hiç konuşmadan onu dinliyorsam, kendimi onunla rahat ve iyi hissediyorsam doğru zamanda fırsatlar sunabilecek doğru enerjiyle bağlantıya girmişimdir. Eğer onu susturmak için sürekli konuşuyorsam ve kendimi rahat ve iyi hissetmiyorsam enerjiyle bağlantıda değilim.” Ayça kendi ölçümlerini yapmış ve kendince sonuçları gözlemleyebiliyor diyebiliriz.

Aslında projektörün sahip olduğu strateji, hak ettiği cevaplar/tepkiler için doğal talebin işleyişi. Projektörün hedefi; “Davet gelecek, iç otoritemle karar verip auraya odaklanarak benim için ortaya çıkan fırsatlarla başarıya imza atarım” fırsatları göremezsem zihnimin koşullandırılmalarına çekilip acı çekerim gibi.

Tüm bunlardan projektörlerin sanki birine bağımlı olduğu şartlanmasına da girmemek gerekir. Hayır! Bilakis projektörün bağımlılıkları projektörün bağımsızlığını ilan eder. Eğer projektör aurasına güvenirse aurasının dikkatini ve tanınmasını, tanıdıkları veya rehberlik ettiği ve yahut ta rehberlik edebilecekleri kişilerden doğru daveti her zaman çekecek…

Strateji ve otorite geliştirme atölyelerine katılabilir veya danışmanlık hizmetlerimizden yararlanabilirsiniz.

Benimle iletişime geçin

Lorem ipsum dolor sit amet consectetur adipiscing elit dolor