Kod 33 - Hatırlamak için Farkındalık

Bilginin veya olgunun yapısını inceleyen, doğru ile yanlış arasındaki akıl yürütmenin ayrımını yapan disipline mantık deniyor. Yani bir şey ya doğrudur ya da yanlıştır dendiğinde arkasında bir mantık vardır. Peki bu mantığın neye göre kime göre doğruyu ve yanlışı belirlediğini söyleyebiliriz? Söyleyemeyiz çünkü kim ne öğrendiyse ne gördüyse o kadar doğrusu ve yanlışı vardır. Ancak bu doğrularda yanlışlarda kendi kadardır. Hatta iş bununla da bitmez iyi-kötü, güzel-çirkin, gibi tüm kararların tek mantığı kullanıcısı kadardır. Diğerleri için bu mantık geçerli olamaz. Tek gerçek olamaz. Tek doğru olamaz. Başka alternatifi olamaz diye sınırlı bir zihinsel akış oluştuğu zaman artık tahammülsüzlük ve hoşgörüsüzlük de arkasından gelir. Çünkü böyle bir ayrıma ihtiyaç duyulmasının nedeni diğerleriyle bir şeyleri paylaşma ihtiyacından gelir. Eğer paylaşmak gibi bir içsel dürtümüz olmasaydı böyle ayrıştırmalara kimse ihtiyaç duymazdı.

Ben, bu tarzda konuştuğum zaman neredeyse aldığım cevaplar birbirinin aynı: eee düalite diye bir şey var. Elbette düalite var, elbette bir ikilik dünyasının içinde yaşıyoruz ancak bir şeyin iyi olduğuna, doğru olduğuna başka bir şeyin kötü olduğuna ve yanlış olduğuna karar veren merci düalite değil insan zihni. İnsan zihni de kendi tecrübeleri kadar veya sırf toplumun çoğunluğu kabul ettiği için onayladığı dar mantıklar doğrultusunda kararlar verir.

Bugün biraz fazla teknik gidiyorum farkındayım ancak cidden şu mantık dediğiniz şeyi oturup bir düşünün ve bir şeyleri değerlendirirken içine saplandığınız mantığın darlığını görerek genişletin genişletelim istiyorum. Ezberden gitmeyi bırakıp hakiki ruh halimizi ölçümleyerek hayata katkı olalım istiyorum.

Olmaz olmaz dediğiniz ne varsa bu hafta üzerinde düşünmek ve geniş çerçeveler oluşturmak için büyük büyük farkındalıklar yaşamak mümkün. Çünkü bu hafta dünyanın nabzı mantık peşinde koşarken ne çok hatalar yapıldığını görmemize ve kişisel cehaletimizden aydınlanmamıza ışık tutuyor. Hoşgörüsüzlüklerin arttığı, tahammüllerin yetersiz kaldığı, kimsenin kimseyi duymaz ve görmez olduğu bugünlerde atağa kalkmak gerekiyor. Mantık peşinden gitmek yerine kişisel hislerle var olmaya çalışmak henüz yaşanmamış olanları özgürleştirecektir. Şüpheler hayatımızı iyileştirmek ve kolaylaştırmak için farkındalık getirir ve o farkındalıklardan aydınlanmak yerine eski ve sabit mantık çerçevelerine sığınmak cehaletin içine sıkıştırır.

Kod 4, gelecekle ilgili şüpheyle beslenen sorulara zihinsel farkındalık uygular; mantığın cevaplarını formüle eder. Her cevap, her formül, yalnızca bir potansiyeldir ve sonunda test edilmesi ve gerçeklerle doğrulanması gerekir. Bu, cevaplarımızın insanların aradığı cevaplar olabileceği ve olmayabileceği anlamına gelir. Neyin şüpheli göründüğünü yargılamak için zihinsel zekamızı ve zihinsel farkındalığımızı kullanırız. Bununla birlikte, bir şüphe veya şüphenin baskısı ömür boyu sürebilir ve cevaplarımızı paylaşmak için doğru zamanlamayı beklerken enerjimizi yoğunlaştıracağımız doğru sorulara bizi yönlendirmesi için kendimize güvenmemiz gerekir. Nihayetinde, formüle ettiğimiz cevaplar çevremizdeki insanlardan gelen sorulara uygulanacaktır. Nadiren, hayatımızla ilgili kendi sorularımıza çözüm üreten cevaplar formüle edebiliriz. Bu gerçeği anlamak ve kabul etmek, cevapların aklımıza gelip gitmesine izin vermenin rahatlığını getirebilir, ta ki birinin başkalarının yararına paylaşması istenerek yüzeye çıkarılması için doğru zaman gelene kadar.

Özetlersem bu hafta dünyanın nabzı iki yönde baskın enerjiler yaratıyor. Birincisi şüphelerle gelen farkındalıklarla aydınlanmak ikincisi şüphelerin getirdiği mantıkla ben haklıyım savaşlarına girmek.

Seçim sizin ister farkındalığınıza teslim olun ister ezberden gelen mantığınıza teslim olun. İster hoşgörüsüzlüğünüze tahammül arayın ister hoşgörünüzün yüceliğine güvenin. İster haklı olun ister haksız olun. Dünya akıyor ve ilerliyor…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.