Kod 40 - Bireyleşmek

Birey olduğumuzu ve bireyleşmemiz gerektiğini hatırlatan bir arka frekans desteğiyle güne uyandık. Yalnızlığın kucaklanabilir, sorumlulukların paylaşılabilir olduğunun keşfedilerek iş yüklerinin azaltılıp iyileştirilebileceği bir haftadayız.

Bireyleşme nedir?

Bağımsız bir kişiliğe varan gelişim süreci- Yalnızlığın bir lütuf olduğunun farkındalığı- tükenmişliğin kararlılığa dönüşümü- Herkesin hakkını herkese teslim etme iradesi- Mücadelelerden kurtuluş ve egonun iradesinden ilahi iradeye özgürlüktür.

Bireyleşmenin önündeki en büyük engel içsel değerlendirme veya planlama sürecinin ve hatta düşünme-ifade ve eylem girişimlerinin nasıl karşılanacağını öncelik yapma eğilimidir. Dolayısıyla ilk adım nasıl karşılanacağım önceliğini nasıl karşılıyorum önceliğine dönüştürebilmektir.

Örneğin: kendi içsel potansiyelini- algını-düşüncelerini paylaşabilme özgürlüğü kazanmak nasıl kişinin durumu nasıl karşıladığını görme ve gösterme biçimidir. Akıl vermek-önerilerde bulunmak-yap-doğru/yanlış-iyi/kötü gibi tutumlarla farkındalığın sıfır olduğu ancak diğerleri tarafından nasıl karşılanacağına odaklı bir zihniyeti barındırır. Şaşırtıcı öyle değil mi? oysa herkes öneride bulunurken, akıl verirken yüzde yüz iyi niyetli ve yardımsever olduğunu iddia eder. Şüphesiz öyledir de ancak düşük frekansta ve kendi potansiyelini yadsıdığında öyledir. Oysa bu tarz davranışların ardında tanınma-değer bulma-işe yarama gibi tatmin arayışları yatar ve bu arayışlar dış dünyanın karşılama biçimiyle asla tatmin edilemez. Ancak akıl vermek yerine kendinden paylaşımlarda bulunarak ilham olmak veya tanınmak yerine hizmet ederek ilham olmak her zaman içsel tatmini sağlar. Çünkü bir karanlığa ışık yakmak kendi iç potansiyelinle var olmaktır ve bunun adı bireyleşmektir. Kendini kendi mantıksal- duygusal-anlayış-inanç kalıplarından arındırıp aydınlatmaktır. İçerde başlamayan aydınlık asla bir aydınlanma sürecinin işareti değildir.

Kısacası diyorum ki kendimizi kandırmayı bırakıp kendimiz olma zamanı geldi. Sorumluluklardan kaçmak yerine sorumlulukları paylaşmayı ve herkesin hakkını herkese teslim etmeyi keşfetmek zorundayız. Parmak izlerimiz gibi ayrı rollere ayrı

yeteneklere ayrı vasıflara sahip olduğumuzu kabul etmek zorundayız. Ben olsam şöyle yapardım devri kapandı çünkü sen olamıyor. Her şeyin kendinle olan ilişkisini değil, her şeyin içindeki kendi potansiyelini görebilmenin erdemini yakalamak şart oldu.

İşte tüm bunları oturup kendi yalnızlığımız için de değerlendirme fırsatı sunan bir gezegenimizin var. Şükürler olsun ki gezegenimiz dahil tüm evren arkamızda ancak insanlık hala önüne bakmanın mücadelesini terk edemiyor hala kolay olan yerine zor olanla mücadele etmekten vazgeçemiyor. Oysa sadece kendin olabilmek en kolayı. Düşünsenize bir kişiye göre uyum sağlama gayreti mi kolaydır yoksa hayatınıza giren her şeye herkese uyum sağlama çabası mı?

Tükenmişlikten-yorgunluktan-sorumluluktan ancak kendin olmak özgürleştirir. KOD 40’ın söz ettiği yalnızlık tam olarak budur. Herkesi hayatından çıkar kapıları kapat bir başına kal değildir. Bilakis herkesin içinde yalnız olabilmekten söz eder yani bireyleşmekten. Bireyleşmenin ilk özgürlük ödülü yorgunlukların bitmesini getirir çünkü bireyleşen insan herkesin kendi rolünü oynamasına müsaade eder ve boş boş gereksiz kendine dair olmayan sorumlulukları üstlenmez. O yavaşmış diye yargılamak yerine yavaşlığın onun potansiyeli olduğunu bilir ve saygı duyar. Öteki beceremiyormuş yargısı yerine onun işi olmadığına saygı duyar. Gibi örnekler artırılabilir. Herkesin kendi ritminde ve kendi rutininde var olmasına müsaade etmek sorumluluk zihniyetini ve iş yüklerini azaltarak yorgunluğu ve tükenmişliği ortadan kaldırır daha çok hizmet ve gelişim alanı oluşturur. Herkesin kendine dair bir ritmi bir rutini ve bir rolü olabileceğini unutmamak gerekir. 3R akılda olduğu sürece RİTİM-ROL-RUTİN bireyleşmeye başlanır. Unutmayalım ki bizi doğa yönetiyor ve doğa rutini sever. Yani öz istikrarı-öz kararı-kendini bilmeyi-deneyimlerle gelişmenin şeffaflığını-yalnızlığı ve özgürce salım salınmayı…

KOD 40 ile bendeki tefekkürden böyle bir paylaşım çıktı size ilham olan yerler varsa sizindir yoksa ben yeterince tatmin ve özgürüm çok şükür…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.