Aşkın tanımı var mı?

Yeni bir haftaya başlarken çok seveceğiniz bir konudan söz edeceğim, çok seveceğinizi nereden biliyorum derseniz, AŞKIN Sırrını aramayan biriyle henüz karşılaşmadım derim.

Aşkın sırrı, aşkı kısıtlamanın içinde barınır çünkü Aşkın olmadığı her yerde bir iç daralması, nefes kısıtlanması vardır ve tüm insan acılarının altında yatan kaynak kısıtlamadır. Kendi kendini devam ettirir çünkü kendinde ya da bir başkasında hayatı kısıtlamak, hayatına daha fazla acıyı kabul etmektir. Bu kısıtlamayla gelen içsel daralma, toplumun her düzeyinde faaliyet gösterir. Bireyde, daralma her şeyden önce nefesinde meydana gelir. Göğüs çevresinde gerginlik yaratır ve gerginliği karın içine sıkıştırır. Çoğumuz bu kısıtlama eğitimine çok genç yaşta gireriz. Daha anne karnındayken bile ebeveynlerimizin nefes alma kalıpları aracılığıyla öğreniriz bu anomaliyi ve gittiğimiz her yerde yanımızda taşırız. O kadar derinden hissederiz ki bunun getirdiği rahatsızlığa verdiğimiz yanıt veya tepki de yaşamımızın şeklini belirler. Acıdan kaçınılınca, bir inkâr ve dikkat dağınıklığı hayatı sarmaya başlar. İçinizdeki acıyı ne kadar çok bastırırsanız, o kadar çok sizi içine çeker. Ancak içinizdeki yarayı dinleyecek ve acıyı iyileştirecek cesaretiniz varsa, sizin için her şey değişecektir. Etrafınıza sarılıp sizi kısıtlayan/daraltan bir şey varsa, bunun bir amacı olması gerektiğini ve bu amacın gevşemek olduğunu keşfedeceksiniz. Böylece kaçmak yerine acınızla yüzleşirken, daralmalarınız gevşemeye başlar ve başka bir büyük aşk önünüzde açılır.

Ancak öncesinde Aşk’ın kendinizdeki anlamını bulmalısınız. Tek bir kişiye duyulan o dokunsal, cinsel, sahiplenme taşıyan bir anlamla karşılaşıyorsanız içinizdeki kısıtlamaların ve ardından gelen daralmanın devam ettiğini bilmelisiniz. Çünkü AŞK, öyle bir tanımdır ki anlatılamaz, sahiplenilemez, sınırlandırılamaz, hesaplanamaz, planlanamaz, kişiselleştirilemez, beklentiler geliştiremez, sadece hissedilir ve yaşanır. Böylesi tanımlanamaz bir duygu tanımlanmaya başlandığında içindeki sonsuz ve sınırsız evrensel sevgi çarpıtılmış olarak madde şehvetine dönüşür ve bir gevşeme bir daralma arasında git-gel dalgalarıyla denge kaybolur, Hayatın dengesi, içsel denge, ilişkiler dengesi, finansal denge, hislerin duyguların ve hatta aklın dengesi şaşar…

 

Aşk özgürlük yoluyla büyür ve kısıtlama yoluyla ölür.

Nalan Kahraman

Fiziksel bir bedende hayatta olmak, özellikle yaşamınız korkudan kaynaklanıyorsa, nihai kısıtlama olarak deneyimlenir. Aşk’ı anlamak çok önemlidir çünkü fiziksel bir bedende hayatta olmanın başlangıcını temsil eder. Aşk korkutuyorsa, aşkın bir tanımı varsa, aşkı arayış varsa hayatınızda nihai kısıtlamaları deneyimlersiniz ve bu deneyimin asıl kaynağı kendinizi kısıtlamaya iten korkulardır. Korku, tüm düşük frekanslı enerji alanlarının bir yan ürünüdür. Kısıtlama ve ardından var olan nefes daralması, korkunun bireysel ve evrensel düzeyde fiziksel tezahürüdür. Ayrıca korku, hayatta kalmayı sağlayan çok etkili bir biyolojik geri bildirim döngüsü yaratır. Bunu düşündüğünüzde gerçekten çok zekicedir; Korku kendinden Korkar.

Bunları yazdıktan sonra noktayı koymak istiyorum. Çünkü oturup düşünülecek birden fazla şey barındırıyor ve bu haftanın enerjileri tamda bu konuları taşıyor. Bırakın artık “ben ne yapacağım, nasıl yapacağım” çabalarını, geleni alın ve içinizde nasıl anlamlara karşılık geliyor diye durup bir bakın ardından kendinizi kısıtladığınız adına korku dediğiniz, saygı dediğiniz, eksiklik dediğiniz ne varsa onu kaynağından söküp güncelleyerek kendinizi özgürleştirin ve nefesinizdeki ferahlamanın tadını çıkarın. İŞTE! AŞK o nefesin ferahlığıyla hemen orda önünüzde ve içinizde belirecektir… Aşkla kalın…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.