Merhaba…
Benim paylaşımlarımı okuyorsan kuvvetle muhtemel, kim olduğunu, yaşam amacını, insanlığın doğasını anlamaya anlamlandırmaya çalışanlardansındır. Artık gittikçe insanı, yaşamı ve özellikle de kendisini öğrenme hevesiyle son zamanlarda bu kadar artış olmasının bir sebebi olabileceğini hiç düşündün mü? Gerçek insan doğasının ortaya çıkışını belirleyen benzersiz bir genetik dizilimin olduğunu biliyor muydun?
Human Designın ve başka birçok öğretinin amacı DNA’mızda saklı olan bu yüksek amacın kilidini açmaktır. Her insanın ölümlü bedenini aşan kozmik parçası olan daha büyük, daha güçlü bir benlik, çağlar boyunca insanlığın içinde nedeninde gizlice gizlenmiş. Adeta burnumuzun dibinde olduğu için, insanlığın büyük bir kısmı kalıcı bir doyum arzusu için bu kadar bariz bir yere bakmayı hiç düşünememiş. Ancak şimdi birdenbire içsel yolculuk üzerine hızlı bir itilim yaşanıyor, içsel planları keşfetmeye ve maceraya atılmaya hazırız. Gerçek benliğimizi bulmaya hevesliyiz. İlahi potansiyelimize erişmeye gönüllüyüz, kaygısı dış dünyadaki yaşamı sürdürmek ve yönetmek olan sıradan insan olma yapısından uzaklaşamaya meyilliyiz. Çünkü her şey değişmeye meyilli ve değişiyor.
Bütün bunlar da yaşam biçimimizin değiştiğini veya değişmek üzere olduğunu bize gösteriyor. Birçok frekans katmanında seyahat ederken, kendine uyanış yolculuğunun ne kadar zengin ne kadar güzel ve ne kadar çeşitli olduğuna dair bir fikir edinmemizi kolaylaştırıyor. İnsan şifresini çözmek için kendi içinden başka bakılacak hiçbir yer de kalmadı aslında.
Geçmiş öğretiler, kitaplar, kültürler, bize bu değişimin yaklaşan zamanı hakkında birçok ipucu bıraktı ve insanlık bu değişimi şimdi hissediyor çünkü şu anda gerçekleşiyor. Yakın bir evrimsel dönem içinde, yaşadığımız dünya, çoğumuzun saf arzular olarak kabul edeceği bir dünyaya dönüşecektir. Duygusal ve derin yaşamın kapılarının açıldığına hep beraber tanıklık ediyoruz. Bu kelimelerin aslında neyi ifade ettiğini bir çoğunuzun anladığını biliyorum. Anlamayanların olduğunu da biliyorum. Anlayanlar çoğaldıkça anlamayanların artacağını da biliyorum. Çünkü dün beni anlayan bir kişi bile yokken bugün onlarca kişi var. Çünkü iç ortamını keşfetmeye odaklananlar bu büyük değişime uyanış sürecini doğrulamaya ve tetiklenmeye başladı, başladık… İşte! bugün arka frekans etkileşimleriyle sizi tam olarak bu noktaya getiren- kendi yolculuğunuzu onaylamanıza izin verin. DNA’mızın tek amacının bu uyanışı tetiklemek olan bir yeri var ve bugün devreye giren arka frekanslar burayı tanımlar ve gerçek uyanış sürecini düşünmenize ve hızlandırmanıza izin verir. Böylelikle en güçlü ve en derin hücresel mesajı somutlaştırarak “maddeden ruha hareket eden evrimsel kuvveti” hissedebileceksiniz. Bu hissediş büyük değişimin özünü yakalayarak içinizdeki özgürlüğün kapılarını açar. İçinizde, bu özgürlük tarafından aktive edilmek ve uyandırılmak üzere özel olarak tasarlanmış, uykuda olan hücresel hafıza kodları var. Onun nüfuz etmesine izin verirken, içinizde hareket eden duygu, düşünce ve dürtüleri not etmek isteyebilirsiniz. Bu yapıya karşı direnç hissetseniz bile, buna da izin verilmeli ve saygı gösterilmelidir. Uyanış, kendi gizemli zamanlaması ve sıralaması olan bir süreçtir. Bu nedenle sizi derin nefes almaya davet ediyorum, belki de zaman zaman kendinize derin bir iç çekme izni vererek ve hepsinden önemlisi lütfen arzuların gerçeğe dönüştüğü bu harika iç dünyanıza uyanışın keyfini çıkarın…
Kalbinize hoş geldiniz! Kurban zihniyetinin kaynayan zihin dünyasından özgürlüğün saf temiz havasına çıkan yolculuğumuz kutlu olsun!
“Arzular, yolculuğu başlatmak için hayati önem taşıyan nitelikler olarak görünmemeli. İçe doğru arama ego tarafından gerçekleştirilemez. Bilinçli düşüncelerimizden uzun süredir gizlenmiş duygu ve arzularla yüzleşmemiz gerekiyor. Kendimizi tamamen rasyonel bir süreçle dönüştürmeye çalışırsak, başka bir tür kişilik yaratırız… Dış dünyaya yaymaya hevesli olan gücü farklı bir güce çevirme zamanı. Alışık olduğumuz gücün ve gücün olmadığı yerdeki acizlikleri, çaresizlikleri, mağduru oynama alışkanlıklarını ve tabi ki o yüksek ego gücünü, kibri sakince ve korkmadan kendinizle yüzleşmek için içsel güce dönüştürerek, arzulara sahip olmanın özgürlüğü yaşanabilir, gizemleri ortaya çıkabiliriz çünkü onlarla yüzleşecek gücü bulduk. Çok basit bir düzeyde, kendisinin ‘çocukça’ davranmasına, ağlamasına veya çığlık atmasına izin veren kişi kendini kendi zihninden özgürleştirmiş kişidir. Bastırılmış arzularını saklamayan kişinin ruhsal duyguları özgürleşmiştir. Önceden aptalca ya da utanç verici görünen tüm o şeyleri yapan kişiliğin ve daha derin düzeyde genellikle medeni yaşamın talepleriyle de yumuşatılan kişiliğin tüm gücünü emen akıl oyunlarından özgürleşmiştir. Güç, arka freans enerjilerini bir tür yakıt olarak kullanmak için insanı özgürleştirir ve kendi iç dünyasının yolculuğunda seyahat etmenin kapılarını açar. Bu amaca da dış dünyada aslan, kaplan olan benlik serbest bırakılırken ‘evcilleştirildiği’ için ulaşılabilir. O zaman bu gerçek güç, Pandora’nın kutusunu açması gibi kişiliği açar. Ancak bunu bir huzur duygusu, yaşamın kendisine duyulan sevgi ve nihai sonuca büyük bir güvenle yapar. Seçim yine yine sizin’ Aklınızla veya kalbinizle Zihnin kontrolüyle veya kontrolsüz arzularla Aslanla veya evcilleşmiş senle İç dünyanla ya da dış dünyanla Özgürlüğüne veya esaretine doğru Gücünü nerede ararsan orada bulman dileğimle…